İSTANBUL (AA) - ABD merkezli sivil toplum örgütü Uluslararası Aile İzleme Örgütü (FWI) Başkanı Sharon Slater, "Öncelikle, İstanbul Sözleşmesi'nden çekildiği için Türkiye Cumhurbaşkanı'nı (Recep Tayyip Erdoğan) takdir etmek istiyorum. Cumhurbaşkanı bu kararı, kadınların şiddet görmesini istediği için değil, bağlayıcı nitelikteki bu sözleşmeye, hükümetleri uyardığımız yanıltıcı kavramların dahil edilmesi nedeniyle aldı." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tensipleriyle ilan edilen 2025 Aile Yılı kapsamında, Anadolu Ajansının (AA) global iletişim ortağı olduğu "Küreselleşen Dünyada Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi" temasıyla İstanbul'da gerçekleştirilen Uluslararası Aile Forumu'nda "Son Derece Karlı: Küresel Tehditlerin Bireylere, Ailelere ve Topluma Bedeli" başlıklı panel düzenlendi.

Moderatörlüğünü Marmara Üniversitesi Nüfus ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Zübeyir Nişancı'nın üstlendiği panele, Azerbaycan Aile, Kadın ve Çocuk Sorunları Devlet Komitesi İdari Ofis Başkanı Jeyran Rahmatullayeva, ABD'deki Aile ve İnsan Hakları Merkezi'nin Hukuki Çalışmalardan Sorumlu Başkan Yardımcısı Stefano Gennarini, ABD merkezli sivil toplum örgütü Uluslararası Aile İzleme Örgütü (FWI) Başkanı Sharon Slater ve Rusya'da bulunan Moskova Üniversitesi'nde Biyoteknoloji Uzmanı Dr. Aleksey Kiristaev konuşmacı olarak katıldı.

Slater, "Öncelikle, İstanbul Sözleşmesi'nden çekildiği için Türkiye Cumhurbaşkanı'nı takdir etmek istiyorum. Cumhurbaşkanı bu kararı, kadınların şiddet görmesini istediği için değil, bağlayıcı nitelikteki bu sözleşmeye, hükümetleri uyardığımız yanıltıcı kavramların dahil edilmesi nedeniyle aldı." ifadesini kullandı.

Romanya Cumhurbaşkanı Dan, "Karadeniz ve Balkanlar Güvenlik Forumu"nda konuştu:
Romanya Cumhurbaşkanı Dan, "Karadeniz ve Balkanlar Güvenlik Forumu"nda konuştu:
İçeriği Görüntüle

Özellikle Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) gibi kurumların yürüttüğü cinsellik eğitimi programlarının "pedagojik olmaktan çok ideolojik" olduğunu savunan Slater, Birleşmiş Milletler (BM) sisteminin, bu tür içerikleri teşvik eden sivil toplum kuruluşlarına ve dijital projelere büyük miktarda fon sağladığını aktardı.

Slater, bu eğitim modellerinin gençleri ailelerinden ve geleneksel değerlerden uzaklaştırmayı hedeflediğini öne sürdü.

- Kentleşmeyle geniş aile yapısı çekirdek aileye dönüşüyor

Rahmatullayeva, dijital çağın kadınların iş ve eğitim hayatında daha aktif rol almasına katkı sağladığını belirtirken, aynı zamanda artan boşanma oranları gibi olumsuz etkilerin de gözlemlendiğine işaret etti.

Aile yapısının küresel ısınma ve şehirleşme gibi faktörlerden de etkilendiğini söyleyen Rahmatullayeva, kentleşme süreciyle geniş aile yapısının yerini çekirdek aileye bıraktığını, ailelerin genellikle tek çocuk sahibi olduğunu ve köylerden şehirlere göç ederken yalnızca çekirdek ailenin taşındığını ifade etti.

Tüm dünyada etkisini gösteren iklim değişikliğinin aile hayatını da etkilediğini söyleyen Rahmatullayeva, bu durumun aileler üzerindeki ekonomik yükü önemli ölçüde artırdığını kaydetti.

- "ABD ve Batılı vakıflar geleneksel aile yapısına zarar veriyor"

Gennarini, ABD ve Batılı vakıfların, cinsiyet eşitliği ve üreme sağlığı gibi kavramları kullanarak geleneksel aile yapısına zarar verdiğini ileri sürdü.

BM'nin sosyal politika kararlarının artık çoğunlukla Batılı ülkelerin siyasi görüşlerine göre şekillendiğini belirten Gennarini, gelişmekte olan birçok ülkenin bu politikalara karşı çıkmak yerine ekonomik kaygılar nedeniyle sessiz kaldığını vurguladı.

Gennarini, "Eğer ailenin geleceğimiz olmasını istiyorsak buna bir son vermeliyiz çünkü Avrupa Birliği aileye hiç inanmıyor ve yaptığı hatalarla tüm dünyayı peşinden sürüklüyor." ifadesini kullandı.

- "Trans bireylere yönelik ilaç ve cerrahi pazarının 1,5 milyar dolara ulaşması bekleniyor"

Kiristaev, büyük ilaç şirketlerinin (Big Pharma) ABD Kongresi, askeri-sanayi kompleksiyle işbirliği içinde küresel bir nüfus kontrol politikası izlediğini savundu.

Çocukların biyolojik cinsiyetlerinden uzaklaştırıldığını ve pahalı hormon tedavilerine yönlendirildiğine işaret eden Kiristaev, "Trans bireylere yönelik ilaç ve cerrahi pazarının 2025 itibarıyla 1,5 milyar dolara ulaşması bekleniyor." dedi.

Kiristaev, Gürcistan ve Ukrayna'daki bazı laboratuvarları örnek göstererek, özellikle çocuklar üzerinde denetimsiz deneyler yapıldığını iddia etti.

Kaynak: AA